1: Bu aralar neler yapıyorsunuz?
Bol bol oyun metni okuyorum. Ayrıca üyesi olduğum Antalya Musiki Derneği’nin Biz Bize isimli konserinde bir solo performansım olacak onun provalarıyla meşgul oluyorum.
2: Özel bir soru. Özel hayatınızda biri var mı?
Şuan hayatımda kimse yok.
3: Çocukken bu konumda olacağınızı düşünüyor muydunuz?
Ben hayatım boyunca başka bir konum hiç düşünemedim zaten. Küçüklüğümden beri kafamda bulunmak istediğim tek bir yer vardı benim…Sahne…Her çocuğa sorulan ‘büyüyünce ne olacaksın bakayım ? ‘ sorusuna verilen doktor, öğretmen, avukat cevapları havada uçuşurken ben hep spotların altında seyircilerle dolu bir sahne üzerinde hayal ettim kendimi .
4: Hayat serüveniniz nasıl başladı?
1990 Sivas doğumluyum. Büyükanne ve büyükbabalı geniş bir ailede büyüdüm diyebilirim. Çocukluğunu doya doya yaşayabilen o son neslin bir parçasıyım. Sokakta ip atlamaktan, top oynamaya, parklarda arkadaşlarımla eğlenmekten tutun da meyve ağaçlarının tepelerinden düşüp kol bacak yaralamaya kadar çocukluğun tüm güzelliklerini yaşayabildim.İnanılmaz hayalperest bir çocuktum (hala öyleyim ) öyle ki oturup saatlerce hayal kurardım ve kendimi öylesine kaptırırdım ki sanki hepsi gerçekmiş gibi kalbim bir anda küt küt atmaya başlardı.Okulda da her zaman başarılı bir öğrenci ve aranan bir arkadaş profili çizdim hep ön planda olmayı başarırdım.
5: Aileniz sizinle ilgili neler düşünüyor? Gurur duyuyorlar mı?
Ailemle genel anlamda farklı hayat görüşlerine sahibiz bu da doğrularımızın çatışmasıyla sonuçlanıyor. Onlar hep çocukluğumdan beri her anne baba gibi kendi inandıkları ve benim için doğru olacağını düşündükleri adımları attırmaya çalıştılar ancak her defasında ben özgürlüğüne fazlasıyla düşkün birisi olarak kafamın dikine gidip bildiğimi okudum. Ama bizde bu durum hiç krize sebep olmadı çünkü ben zaten hiç uçuk kaçık davranan biri olmadım ve her daim ayaklarım yere sağlam basar. Haliyle de aldığım kararların büyük bir çoğunluğu ailemi gururlandırdı. Bana her anlamda büyük bir güven duyarlar. Onlardan duymaya alışık olduğum benim için en sık kurdukları cümle ‘’Sen mutlaka yaparsın… ‘’
6: Biraz müzik arası verelim. Hangi şarkıları dinliyorsunuz?
Ben günümüz müziklerini çok fazla takip etmiyorum. Ruhu nostaljik bir insanım. Geçmiş her yönüyle beni içine çekiyor. Hayatlar, giyim, yaşayış ve tabi ki müzik. Türk Sanat Müziği’ne büyük ilgim var. Yeşilçam film şarkıları, 70’ler 80’ler ve 90’lar ın Türk ve yabancı müziklerini dinliyorum.
7: Müzik dinlediğiniz mekânları özellikle seçiyor musunuz?
Müzikli mekana gitmekten kasıt eğer yakın çevremle yeme,içme, vakit geçirmekse sohbet etmemizi çok sabote etmeyecek hafif müzikli ortamlar tercihimdir. Ama maksat sahne alan kişiyi dinlemekse o zaman çok daha seçici olurum.
8: Sektörde ‘İyi ki var’ dediğiniz müzisyen ya da şarkıcı kim?
İyi ki var’dan ziyade ‘’iyi ki vardılar’’ diyebileceğim isimler sayabilirim ama şu dönem için ille birini söylmek gerekirse Cahit Berkay..
9: Mutlaka her gün dinlediğiniz şarkı hangisi?
Moduma ve ruh halime göre değişiyor bu durum. Ama son birkaç yıldır Türk musikisine ciddi bir yönelim içindeyim. Antalya Musiki Derneği bu anlamda bana çok şey kattı. İcracı olarak belli bir tavır kazanabilmek adına kıymetli koro şefimizin yönlendirmeleriyle Bekir Sıtkı Sezgin, Alaeddin Yavaşca, Meral Uğurlu, Sabite Tur Gülerman ve günümüz önemli icracılarından Güzin Değişmez gibi isimleri dinlemeye başladım.
10: Eurovision’a tekrar katılacağımız söylendi. Siz Eurovision’a Türkiye’nin katılmasına nasıl bakıyorsunuz?
Tamamen siyasi bir platform olduğunu düşünüyorum. Benim için çok bir anlam ifade etmiyor.
11: Eurovision şarkısı Türkçe mi yoksa İngilizce mi olurdu?
Eğer gerçekten müziklerin yarıştığı bir platform olsaydı buna her ülkenin kendi dilinde ve kendi kültürünü ön plana çıkaran bir şarkıyla iştirak etmesini daha anlamlı bulurdum.
12: Bir müzikalde yer alır mıydınız?
Uzun zamandır en çok istediğim şeylerden birisi bir müzikalde yer almak. Henüz bu hayalimi gerçekleştirme fırsatını yakalayamadım ama en kısa zamanda hayata geçirebilmeyi arzu ediyorum.
13: En sevdiğiniz kadın şarkıcı kim?
En sevdiğim şeklinde bir cevap veremem buna ama Belkıs Özener dinlemek beni içimi sıcacık yapan Yeşilçam filmlerindeki masallara doğru yola çıkarıyor. Masum,nahif ve pamuk gibi bir ses.. Ve tabi ki Ajda Pekkan… Her yönüyle bir idol …Melihat Gülses’i de beğeniyle dinliyorum. Özellikle İnce Saz Eylül Şarkıları albümü sevdiğim çalışmalar arasında.
14: En sevdiğiniz erkek şarkıcı kim?
Barış Manço… Adam olacak çocukların biricik Barış ağabeyi.. Şarkıcıdan ziyade modern dünyanın Yunus Emre’si o .. kelimelerim kifayetsiz kalıyor anlatmaya.. . O 7’den 77’ye herkesin baş tacı.
15: İsminiz şu an ki isminiz olmasaydı ne olurdu?
Dilruba … Gönül çelen demek..Bir kaç yıl önce kaybettiğim çok kıymetli ud hocam böyle seslenirdi bana. O yüzden bu ismin bendeki yeri çok farklı.
16: 10 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
Kul plan yaparken kader gülermiş… uzun vadeli planlardan çok şimdiye bakıyorum.
17: Oyuncu olmaya nasıl başladınız?
Ben 9-10 yaşlarındayken okul çıkışı arkadaşlarımı mahallede toplar kendi yazdığım skeçleri hepsine çalıştırır sonra da okulda sınıf sınıf dolaşıp hocalardan izin alarak o oyunları sergilerdim..(Çok büyük bir özgüven ve cesaretmiş..Şuan düşünüce böyle bir şeye kalkışamam sanırım ). İlk oyunculuk denemelerime bu şekilde başladım. Sonra ilk profesyonel deneyimimi Hacettepe Üniversitesi drama topluluğunda kazandım.O toplulukta pişen ve sonrasında mezunlar derneği olarak Ankara’da kurulan ve özel tiyatrolar içinde önemli br yere sahip olan Yakın Tiyatro bünyesinde halen aktif olarak oyunculuk yapmaktayım. Onun dışında devlet tiyatrosu ve özel tiyatrolardan oluşan birkaç ekiple de çalışma olanağı buldum. Bunun yanı sıra kısa film tanıtım filmi gibi projelerde de yer aldım.
18: Bu gün bir markette sıra kavgasına denk geldim. Bu günden bir soru sorayım. Sizi ne çok sinirlendirir?
Çok sabırlı,anlayışlı ve genelde alttan alan bir yapım var ancak özellikle üslupsuz davranışlar ve ukalalık tahammül edebildiğim şeyler değil. Ya haddini bilmeli insan ya kendini…
19: Off gününüzde neler yapıyorsunuz?
Çok büyük bir yoğunluktan çıkmışsam Yeşilçam filmi açıp zihnimi boşaltıyorum, Tarih ya da biyografi içerikli eserler okuyorum. İki kedim var onlarla ilgilenmeye özen gösteriyorum. Mutfakta yeni tarifler denemeyi ve yemek yemeyi çok seviyorum. Evde vakit geçirmekten keyif alırım.
20: En sevdiğiniz film hangisi?
20: Raj Kapoor’un yer aldığı baş yapıtlardan biri olan Avare. Babamın Hint filmlerine olan ilgisi sayesinde ilk kez 9 yaşında izlemiştim ve günlerce etkisinden çıkamamıştım.Her repliğini,her sahnesini,çalan tüm şarkıları ezbere bilirim ve zaman zaman açıp sanki ilk kez izliyormuşçasına heyecanlanırım.
21: En çok gençlerin özellikle bu dönem de geçim sorunları ve gelecek kaygıları var. Gençler için ne önerirsiniz?
21: Geçim ve gelecek kaygısı aslında her dönemin gençlerinin yaşamış olduğu ve gelecekte de yaşayacak olduğu bir durum bence. Değişen sadece zaman ve roller. İnandığım ve tecrübelerimle öğrendiğim en önemli şey insan sırf geçinebilmek için bazı işleri yapmak zorunda hissediyorsa bu durum bir süre sonra işkenceden öteye gitmiyor ve zamanla kazancı da dahil her durumdan şikayetlenir hale geliyor. Ne pahasına olursa olsun hayalleriniz için ısrarcı olun. Israrla çalınan kapı bir gün elbet açılır. Sevdiğiniz şey her neyse onunla uğraşmak sizi eninde sonunda başarıya götürüyor çünkü bunu mecburiyet hissettiğiniz için değil kendinizi oraya ait hissettiğiniz için yapıyorsunuz. Konfüçyüs’ün şu sözü benim için adeta bir pusula: ‘’ Eğer sevdiğin işi yaparsan, hayatın boyunca bir kez bile çalışmış olmazsın’’
22: Hayatınız boyunca hangi işlerde çalıştınız?
22: Benim yaptığım tek iş mezun olduğumdan beri akademik camiada olmaktı. Eğitmenlik dışında bir iş deneyimim yok. Sadece şunu ekleyebilirim bir koku imalatçısının kızı olduğumdan lisedeyken babamın yanında parfüm, kolonya, kozmetik ürünlerimizin satışını yapardım.
23: Dergimiz aynı zamanda moda dergisi. Modayı takip ediyor musunuz? Modaya ilginiz nedir?
Çok takip ettiğim söylenemez. Herkes ne kadar ilgiliyse bende de o kadarı vardır. Genelde giyinirken minimal bir aykırılık ve marjinallik katmayı seviyorum. Spor-şık bir tarzım var. Moda olandan çok kendime yakışanı giymeyi tercih ediyorum.
24: Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?
Bu benim bilinçli olarak almış olduğum bir karar değil aslında. Bir çokları gibi oyuncu olmamın altında ilginç ya da etkileyici bir hikaye yatmıyor. Doğarken beraberimizde getirdiğimiz, her insanı kendine has kılan bize sunulmuş bir takım ayırt edici özellikler var. Nasıl ki boyumun uzunluğu ya da sesimin güzelliğine ben karar vermediysem oyunculuğa da benden evvel benim adıma karar verilmiş diye bakıyorum olaya.
25: Oyuncu olmanın zorlukları nedir?
Gerçek bir oyuncu olmanın en zor yanı insanları ikna edebilmek. Seyirci çok akıllıdır, dikkatlidir onu inandırmak sanıldığı kadar basit değil. Canlandırdığınız karakteri taklit etmek değil ona bürünebilmek mesele. Girdiği kabın şeklini alan su misali.20 yaşındayken 50 yaşındaki o kadın olabilmek mesela. Rolüne önce kendisi inanmalı oyuncu. Canlandıracağınız tiple ilk kez tanıştığınız anlar en zorlayıcı kısımlardan biri. Vaktinizin büyük bir kısmını da feda etmeniz gereken bir iş, yeri gelir sabahlarsınız yeri gelir yemek yemeyi bile unutursunuz. Düzenli bir hayattan söz etmek biraz zor.
26: Bize en son yer aldığınız projeden bahseder misiniz?
Şuan August Strindberg’in Rüya Oyunu isimli tiyatro oyunu devam ediyor. Ankara Yakın Tiyatro bünyesinde Genel Sanat Yönetmenimiz Öncü Alper ile iki kişilik olarak uyarladığımız oldukça akıcı,hem reji hem dramaturji açısından kendine has etkileyici bir anlatımı olan bir oyun.Tanrıının kızının merakı yüzünden yer yüzüne inip bir insanla karşılaşmasından doğan olayları ele alıyor. Oyun normalde 20-30 kişiden oluşuyor ancak biz 2 kişiye indirgedik ve oyun içinde 7-8 farklı tipe bürünüyorum. İzlekliği yüksek ve seyirci tarafından geçer not aldığı için ziyadesiyle mutluyuz. Ankara ve Antalya’da seyircimizle buluşmaya devam ediyoruz.
27: Ufukta yeni bir proje var mı?
Yeni bir tiyatro oyunu için okumalar yapıyorum. İçime sinen ve beni tatmin eden bir rolle tek kişilik bir performans sergilemeyi planlıyorum.
28 : İlk proje teklifi nasıl geldi?
Ben ekrandan çok tiyatro sahnesinin bir parçasıyım. Hacettepe Üniversitesi’nde öğrenciyken katıldığım ilk yıl Drama Topluluğu’nda aldığım başrol benim için profesyonel oyunculuğun ilk adımı gibidir.
29: Oynamayı sevdiğiniz karakter hangisiydi?
Oynadığım her karakteri benimseyip kucaklıyorum sevmediğim bir tipi zaten oynamam sanırım.Ama çok büyük bir arzuyla canlandırmak istediğim bir iki renkli karakter var: O siyah beyaz dünyanın efsane Fosforlu Cevriye ‘si ve şöyle eli maşalı ama işvesi cilvesi de dorukta bir çingene kızı…
30: Ülkemizde sanatın ne olduğu bilinmediği gibi sanatçının da ne olduğu bilinmiyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Bilinirliğinden ziyade sanatın konulduğu yer aslında en büyük problem. Günümüz Türk insanı düz mantık ilerleyen bir yol içerisinde. Para kazanmak ve konforlu bir hayat. Hedef bu olunca öncelikler ve değer yargıları da ona göre şekilleniyor; örneğin meslekler… Belli başlı ünvanlar dışında kimse çocuğunun başka bir işe yönelmesini istemiyor. Garantici olma mantığı ne kadar yerleşirse mekanikleşme ve tabiri caizse bir aynileşme baş gösteriyor. Mayası yaratıcılık ve hayal gücü olan bir faaliyetin böyle bir ortamda kendine yer bulması olanaksız. Bu algıyı yıkmak yine bilinçle yoğrulmuş bir eğitim anlayışından geçiyor. Bahsettiğim , okullarda müzik ve resim derslerinin boş ders muamelesi gördüğü bir eğitim sistemi değil tabi ki….
31: Bir gün şarkıcı olmayı düşünüyor musunuz?
Şarkıcı olmak gibi bir düşünceye hiç girmedim. Ben sesini de layıkıyla kullanabilen bir oyuncu olmayı tercih ediyorum.
32: Okuyucularımız merak edecektir. Estetiğiniz var mı?
Beni ben olmaktan alıkoyacak her müdahaleye karşı temkinliyim. Özellikle mimiklerimi etkileyecek operasyonlara karşıyım. Doğallığı muhafaza ederek yapılan bakımları tercih ediyorum.
33. Sanatta geçim yoktur derler. Gençlere ne tavsiye edersiniz? Gelecek kaygısı nedeniyle tiyatroya yönelmiyorlar?
Ne yazık ki durum böyle. Ancak belli başlı olumsuzluklar yüzünden isteklerimizden ya da sevdiğimiz işlerden vazgeçmek zorunda olduğumuz algısını doğru bulmuyorum. Onu gerçekleştirebilecek koşul ve olanakları sağlamaya çalışmak en sağlıklısı. Ben tiyatro yapabilmek için öğretim görevlisi oldum
34: En sevdiğiniz erkek oyuncu kim ? ve nedeni?
Çok büyük bir Cüneyt Arkın hayranıyım. İşi hayatıyla bütünleşmiş, kendini bu uğurda seve isteye feda etmiş, devleştikçe mütevazılaşan, hem halkın hem sinemanın efsanevi kahramanı o.
35: En sevdiğiniz kadın oyuncu kim ? ve nedeni?
Türkan Şoray… Bazı sevgiler sebepsiz olur bir çift kara göz yeter..
36: Seslendirme oyunculuğu yapıyor musunuz?
Merak ettiğim fakat tecrübe etmediğim bir alan. Sesimi iyi kullandığımı düşünüyorum. Güzel bir deneyim olabilir benim için
37: Bir gününüz nasıl geçiyor? Neler yapıyorsunuz?
Yapmakla mükellef olduğum bir işim var ondan arta kalan zamanlarda spora koşuyorum reformer pilates, yoga, vb. hem zihinsel hem fiziksel çok büyük bir rahatlama sağlıyor spor bana.Sevdiklerimle vakit geçirmeye çalışıyorum. Arkadaşlarımla yüz yüze buluşamasam da gün içinde mutlaka yazışmak araşmak gibi bir huyum var..Yorgunluğumu atınca da genelde bir şeyler hazırlar tv karşısında atıştırırım.Çok erken yatabilen biri değilim geceyi gündüzden daha çok seviyorum.Hava güzelse balkonda kahvemi alıp gecenin dinginliğinde kitap okumaktan büyük keyif alıyorum.
: Tek kişilik bir tiyatro oyunu yapmayı düşünüyor musunuz?
Daha önce de söylediğim gibi şuan ki düşüncem ve çalışmalarım tek kişilik bir oyun üzerine yoğunlaşmış durumda..
: Çocuk oyunun da yer alır mısınız?
Çocuklarla enerjisi çok tutan bir insanım.Bir yolcu otobüsünde bile miniklerin göz hapsinde kalabiliyorum bazen anlaşamadığım hiçbir çocuk olmadı ama ilginçtir ki çocuk oyununda hiç yer almayı düşünmedim ama onun yerine çocuklara yaratıcı drama eğitimi veriyorum.
: Unutamadığınız bir set anısı var mı?
Setten çok tiyatro sahnesinde anılar biriktirdim ben. En son oynadığım oyunda giydiğim pantolonun fermuarı oyun sırasında patlamış ve ben bunu gördüğümde artık çok geçti , seyirciler bunu oyunun bir parçası sandığı için kurtarmış oldum ama sonraki oyunlarda o fermuarı her ihtimale karşı çengelli iğnelerle sabitleyip öyle çıktım sahneye bu kez de iğneyi aşağı çekmeye başladı. 🙂 O an yaşadığım stres şuan anlatırken keyif verdi.. Bu da bu işin bir diğer cilvesi işte…