Aktif bir sosyal medya kullanıcısı olarak bu yazıda yaşam tarzı, rutin gibi konularda paylaşımlar yapan vlogger ve içerik üreticilerine değinmek istiyorum.
Bir bireyin sosyal medya kullanımından onunla alakalı ”kısıtlı” olarak bilgi sahibi olabiliyoruz.
Kısıtlı diyorum çünkü bir insan ekranda görünenden çok daha fazlasıdır, kişinin bu araçları kullanım süre ve şekline doğru oranla onunla alakalı bilgi edinebilirsiniz. Örneğin neyi okumayı sever, genelde nerelerde vakit geçirir, ne tarz kıyafetler hoşuna gider gibi. O paylaştığı sürece ne hissettiğini de öğrenebilirsiniz.
Mesela beni Twitter’dan takip eden biri siyasi görüşümü, oyun oynamayı, heykelleri sevdiğimi aynı zamanda aşk konusunda daha mantık odaklı ve kriter sahibi biri olduğumu bilebilir daha doğrusu çıkarım yapabilir ama bunun nasıl bir süreçte oluştuğunu bilemez. Zaten nedenler de en az sonuçlar kadar önemlidir fakat bazı insanlar sadece sonuçlara odaklanır ve tek pencereden bakar, bu sosyal medya için de geçerli özellikle görüntünün daha baskın kullanıldığı platformlarda.
O Instagram profilinde gezdiğinizde o kişinin ne kadar sosyal ve aktif bir yaşam yaşadığını düşünebilirsiniz veya ne kadar sağlıklı ve disiplinli biri olduğunu, hayatını düzene sokmuş biri olduğunu düşünebilirsiniz.
İnsanız ve ister istemez buna düşünmeden his odaklı yaklaşma eğilimimiz olabiliyor, tabi bu da kendiyle ilgili rutin, yaşam tarzı gibi içerik üreten vloggerların ekmeğine yağ sürüyor. Aslında bir kısmının bunun onların leyhine olduğunun farkında bile olduklarını sanmıyorum.
Uzun, yorucu ve verimsiz bir gecenin ardından dünün aynısına uyandınız hem de öğleden sonra, telefonu elinize aldınız ve başladınız sosyal medyada gezinmeye. Tabi karşınıza bazı içerikler çıkıyor, sizin tam tersiniz bir şekilde güne başlayan.
Sabahın 6sında spor için kalkmış bir öğrenci veya çalışan, ardından da duşuna giriyor. Bir sürü saç bakım ve cilt bakım ürünü kullandıktan sonra minnoş minnoş kıyafetlerini giyip güzelce dizayn edilmiş odasına, salonuna veya mutfağına geçiyor tabi öncesinde kendisine lattesini hazırlıyor sonra da açıyor bilgisayarını bir plan çıkarıyor. Ardından çalışmaya başlıyor.
Bir süre çalıştıktan sonra dışarı çıkıyor, birisiyle buluşuyor ve sağlıklı bir atıştırmalık yiyor kahvaltı niyetine. Bu büyük ihtimalle yulaf içeriyor veya glutensiz, vegan bir ürün de olabilir.
Ardından market alışverişi yapıyor ve bir sürü sağlıklı aynı zamanda lezzetli olan atıştırmalıklarını alıp akşam yemeği hazırlamak için evine geçiyor. Akşam tavuklu kinoalı salatasını hazırlayıp bir sanat filmi açıyor sonra da meditasyonunu yapıp uykuya dalıyor.
Bu onun sıradan, basit, verimli ve üretken olarak tanımladığı ve size bir sütlü kahveyi bile barok dönemi heykeline bakar gibi estetize ederek aktardığı video. Siz de kendinizi yetersiz hatta sağlıksız hissetmeye başlıyorsunuz. Bence bu insanlar pazarlama ve reklam konusunda çok iyiler, amaçları bu olmasa bile ister istemez sizin aklınıza o kişinin sizden daha ”iyi” olduğu ihtimali gelebiliyor.
Şimdi baştan tek tek gidelim…
Siz öğleden sonra uyanıyorsunuz o kişi sabah 6da.. Ben sabah 8de uyanıyorum mesela. Geç kalkınca kendimi geliştirmek için ayıracağım vakit azalıyor ya da verimsizleşiyor. Bu benim için geçerli, bir başkası için tam tersi olabilir bu durumda sabahın köründe uyanmanın pek bir anlamı kalmıyor. Kiminiz kendinizi küçümsemeye daha kalktığınız saatten başlıyorsunuz.
Çalışan veya öğrenci olan biri çok yorucu dönemler geçiriyor, zar zor kendine 2-3 saat ayırabilirse ayırıyor onda da uyumak istemesi çok doğal veya bir sağlık problemi varsa. Tabi burada tembelliği aşıp miskinliğe başlayan ve bahanelere sığınan değil kendine haksızlık eden insanlardan bahsediyorum.
Sonra o kişi spora başlıyor, aslında hepimizin ruh ve beden sağlığı için yapması gereken şeyi yapıyor. Ardından göbeğinize bakıp kendinizden utanıyorsunuz ama sağlıklı olmak düz karınlı olmak demek değildir, fit görünen biri de sağlıksız olabilirken biraz göbeği olan biri (normal kilosunun çok üstünde olan birinden bahsetmiyorum) çok daha sağlıklı olabiliyor. Sağlıklı olmak için sabahın 6sında kardiyo yapmanıza gerek yok, elbet bir uzmandan yardım olarak kendinize göre en doğru ve sağlıklı yolu seçebilirsiniz belki günlük 10 bin adım atmak bile çok fazla şey değiştirecektir.
Geldik kişisel bakım ve kıyafet kısmına. Bir insanın hijyenine dikkat etmesi lüks değil zorunluluktur ve diş macunu, diş fırçası gibi basit, gerekli ürünlerin bile fiyatları ortadayken cilt ve saçınızın bakımı için maaşınızın hatrı sayılır bir miktarını gözden çıkartmak zorunda kalabilirsiniz ama bu gördüğünüz insanlara bu ürünler bazen bedavaya geliyor bazen üstüne para alıyorlar bunları kullanmak için kaldı ki güzel bir cilt için illa ki doğal taşla masaj yapmanız gerekmez ve bir ürün kullanmadan önce doktora danışmakta fayda var.
Geldik çalışma mevzusuna, ister kabul edin ister etmeyin, ister memur olun ister serbest piyasada çalışın veya içerik üretin, hayatınızı idame ettirebilmek için bir şey yapmak zorundasınız yani bir insanın para kazanmak için çalışması ve bir öğrencinin ders çalışması kadar normal bir şey yok. Bu, size havadan para getiren biri yoksa bir zorunluluktur ve estetize edilecek bir durumu yok, zaten zorunlu olduğumuzun bir şeyin disiplin ve yaşam tarzı şeklinde yansıtılması sınav kağıdını doldurmaya çalışmamıza benziyor.
Geldik beslenme kısmına, bir glutensiz vegan üründür gidiyor. Bir ürünün glutensiz veya vegan olması o ürünün daha düşük kalorili olduğu, size kilo verdirdiği veya daha sağlıklı olduğu ya da ona ihtiyacınız olduğu anlamına gelmiyor. Normal ekmeği alabildik de glutensizi kaldı…
İsteyen istediği gibi beslenmekte özgürdür ama çölyak hastaları hem çeşit hem ekonomik olarak bu kadar zorlanıyorken influencer tayfanın glutensiz ürün övmesi bana sadece şov olarak geliyor. Çünkü buna geliri normalin üstünde biri rahatlıkla ulaşabiliyor ve bu durumda kendinizi o insanlarla kıyaslamanız saçma kaldı ki çoğunuzun gluten hassasiyeti bile yoktur belki. Ayrıca sabahın köründe açılışı kahveyle yapmak yerine tost yerim daha iyi, en azından midem ağrımaz.
Tekrarlıyorum, burada demek istediğim o kişilerin mantıksız veya kasıntı insanlar olduğu değil çünkü herkes birine zarar gelmediği sürece istediğini yapmakta özgürdür, imkanım olsa çoğunu ben de yaparım ama kendinize karşı gerçek dışı bir bakışınızın olmasına değinmeden edemedim.
Videonun sonuna geldiğinizde kiminizin kendini küçümsediğini biliyorum halbu ki bu kişiyle aranızda maddiyat dışında pek bir fark yok. Belki siz o kişiyi daha motive ve disiplinli görüyorsunuzdur ama böyle olamamanızın elbet bir nedeni vardır ve gelecekte hala aynı yerde sayacağınız anlamına gelmiyor.
Bu insanlar bir latteyi bile o kadar estetize ederek pazarlıyor ki ‘Benim içtiğim de kahve mi?’ diyorsunuz, evet kahve.
Atomu parçalamadıkça veya vurucu bir sanat eseri ortaya koymadıkça aşağı yukarı çoğumuz aynı seviyede insanlarız. Herkesin artı ve eksik yönleri var; çünkü insanız. Önemli olan ne kadar uyumlu olduğumuz.
O kişi de çalışıyor, siz de. O kişi de bir film izliyor, siz de.
Sizin izlediğiniz filmin Marvel filmi olması, o kişinin festival festival gezmiş ödüllü film olması onu kültürlü sizi de kültürsüz yapmıyor. Onu kültürlü yapsa bile sosyal becerisi yüksek biri yapmıyor, her şeyin kulvarı ayrı.
Ya da çalışma odanızın estetik gözükmemesi sizi zevksiz bir yapmıyor, sadece paranız yok çünkü çoğunuz daha başını sokacak ev bile bulamadı.
Ya da salatanızda kinoa olmaması sizi sağlıksız yapmıyor. Ben de isterim elimde imkan olsun istediğime ulaşabileyim, kendime daha fazla şey yapabileyim ama elimdeki imkanları hakkını vererek değerlendirebildiğim sürece kendimi daha ”aşağı” hissetmek için bir nedenim yok, üstün hissetmek için de yok. Sizin de yok.
Özetle ”rutin”, ”yaşam tarzı” adı altında izlediğiniz videolar aslında çoğu kişinin kendine uygun şekillerde yaptığı eylemler, siz sadece estetize edilmiş reklam kokan şekillerde görüyorsunuz.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)